FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ İNTERNET ORTAMINDA KORUNMASI VE KORSAN WEB SİTELERİ İLE MÜCADELE
Genel Olarak
Dünya ticaretine yön veren gelişmiş ülkelerin ekonomilerinin ve ihracatlarının ana kalemlerini, yazılım, müzik ve sinema gibi eserler, uluslararası niteliğe sahip markalı ürünler, ileri teknoloji gerektiren ürünler ile tüm bu gruplara ait hizmet, lisans, know-how, teknoloji transferi oluşturmaktadır. Yaratıcı düşünce ve zekâ ürünlerinin ekonomi üzerindeki bu niteliği, bu haklara olan iştahı arttırmakta ve haksız yararlanma olgusunu beraberinde getirmektedir. Fikri mülkiyet haklarına konu ürünler için yapılan yatırım, uzun yıllara dayanan araştırma ve geliştirme çalışmaları ile maddi bir külfeti beraberinde getirmekte, bu çalışmalar neticesinde elde edilen faydadan hiçbir emek ve çaba sarf etmeksizin faydalanılmasının önüne geçilmesini zorunlu kılmaktadır. Gelişmiş batı toplumlarının bu kazanımlarını koruma ihtiyaçları fikri mülkiyet haklarının korunmasında ve teşvikinde belirleyici olmuştur. 14. Yüzyıl Avrupa’sında başlayan, sınaî mülkiyet haklarının ve telif haklarının korunmasına ilişkin 19 Mart 1474 tarihli Venedik Patent Kanunu yaratıcı düşünce ve zekâ ürünlerinin korunmasında ilk belge olduğu kabul edilmektedir. Bu kanunu 1623 İngiliz Tekel Kanunu, 1790 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde kabul edilen Patent Kanunu izlemiştir.
Fikri Mülkiyet Haklarının korunmasındaki ulusal nitelikli bu düzenlemeler, ticari faaliyetlerin genişlemesi nedeniyle yetersiz kalmış, devletlerarasında iş birliği ve sistemli mücadele hususunda yeknesak uygulama ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Bu amaçla ilk olarak, 14 Haziran 1967 tarihinde Birleşmiş Milletler bünyesinde Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WİPO) kurulmuştur. Küresel nitelikli en kapsamlı düzenleme ise GATT Müzakereleri sonucunda 31.12.1994 Tarihli WTO Kuruluş anlaşmasının imzalanması, devamında ise telif ve telif ile ilişkili haklar ile sınaî mülkiyet haklarının düzenlendiği “Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması olmuştur. Fikri ve sınaî mülkiyet haklarının korunması anlamında yapılan düzenlemelerde en üst nokta ise, patent sistemlerinde küresel bir uyumlaştırmayı öngören Esasa İlişkin Patent Kanunu Anlaşması (Substantive Patent Law Treaty) düzenlenmesi olmuştur. Bu anlaşmanın uygulanmasına yönelik de WIPO bünyesinde 2001 yılında daimî bir komite (WIPO Standing Committee on the Law of Patents) kurulmuştur. Komite, bu tarihten itibaren faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu gelişmelerle birlikte fikri ve sınaî mülkiyet hakları sistemlerinin ortak kurallara bağlanmasında, hakların ulusal sınırları aşan niteliği ile her yerde aynı içeriğe sahip olması ve aynı etkiyi yaratması amacıyla Avrupa Birliği sınırları içindeki bütün ülkelerde geçerli olacak “Topluluk Markası”, “Topluluk Tasarımı” ve “Topluluk Patenti çalışmaları yapılmaktadır.
Türkiye’de fikri ve sınaî mülkiyet haklarının korunması, ilk olarak 1850 tarihli Encümen-i Daniş, daha sonra 1910 tarihli Hakk-ı Telif Nizamnamesi düzenlemeleridir. Daha sonra 1871 tarihli Alamet-i Farika Nizamnamesi ve 1879 tarihli İhtira Beratı Kanunu tanzimi, dönemin bu alandaki en nitelikli düzenlemeleridir. Çağdaş anlamdaki ilk düzenlemeler ise, 5 Aralık 1951 tarihli 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 12 Mart 1965 tarihli mülga Markalar Kanunudur. Bugün 551, 554, 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili sair mevzuat fikri mülkiyet haklarının korunmasında öne çıkan düzenlemelerdir. Bu düzenlemelere artı olarak “2008-2012 Hükümet Programı Eylem Planı”, “2008 Yılı Programı” ve “Türkiye’nin AB Müktesebatına Uyum Programı (2007-2013) ile gelişen ve değişen Türk Fikri ve Sınai Haklar Mevzuatı, “Biyoteknik Buluşlara İlişkin Koruma Düzenlemesi Eksikliği, Tescilsiz Tasarımın Korunamaması, Veri İmtiyazına İlişkin 2001/83/EC Direktifine Göre Hazırlanan Mevzuatımızın Farklılığı, Tıbbi Ürünlerde Ve Yeni Bitki Çeşitlerinde Ek Koruma Verilmesine İlişkin Düzenlemenin Olmaması” hariç Avrupa Birliği mevzuatı ile uyum içerisindedir. Bugün 551, 554, 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili sair mevzuat, uluslararası yükümlülükler ve Avrupa Birliği Mevzuatı ile uyum içerisinde sistemli bir biçimde uygulanmaktadır.
Fikri Mülkiyet Haklarının İnternet Üzerinden İhlali
Fikri mülkiyet haklarının ihlali, hiçbir hakka ve izne dayanmaksızın fikri mülkiyete konu üründen yararlanmayı, kullanmayı, kullandırmayı veya çoğaltmayı ve yaymayı kapsayacak şekilde her türlü haksız yararlanmayı ifade etmektedir. Çalışma konumuzu oluşturan ve günümüzün en önemli iletişim ve bilgi kaynağı internet ortamındaki fikri mülkiyet haklarının ihlali ise, telif hakkına konu bir materyalin haksız ve hukuka aykırı bir şekilde elde edilmesi, kopyalanması, çoğaltılması (Proxy Server Caching [1]) veya sair yayımı ile gerçekleşen her türlü haksız kazancı ifade etmektedir. İhlalin gerçekleştirildiği alan adı (domain name), bir web sitesinin İnternet’teki adı ve adresidir. Bu adres olmadan bir internet kullanıcısı web sitesine sadece IP (Internet Protocol Address) adresiyle ulaşabilir. Sekiz bitlik dört parçaya bölünmüş IP adreslerinin kullanıcılar tarafından kolaylıkla bilinemeyeceğinden, internet üzerinde alan adı sistemi öngörülmüştür. İnternet servis sağlayıcılarından [2] [3] (Internet Service Provider) en fazla 10 yıl süre [4] için alan adı kiralama hizmeti, ilk gelen alır kuralı [5] nedeniyle hak ihlallerine neden olabilmektedir. Bu ihlal herhangi bir geçek veya tüzel kişiye ait alan adının, haksız olarak web alan adı olarak alınmasıdır. Bu tip ihlalin yanında internette web alan adları yolları ile gerçekleştirilen ihlaller, telif hakkına sahip materyallerin organize gruplar tarafından yasadışı yayınları (Warez) ile iki veya daha fazla işlemci arasında veri paylaşımlarını (Peer to Peer) veya özel sunucular sayesinde büyük grupların dosya paylaşımları şeklinde olabilmektedir.
Fikrî ve sınaî mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin düzenlenmeler, internetin yapısı ve niteliği gereği, internet üzerinden gerçekleştirilen hak ihlallerini engellemekte yetersiz kalmaktadır. Bu itibarla Eser Hakları Anlaşması (WIPO Copright Treaty-WCT) ile İcralar ve Fonogramlar Anlaşması (WIPO Performances and Phonograms Treaty-WPPT) imzalanmıştır. Web alan adları üzerinde fikri mülkiyet haklarının korunması ile de ilgili olarak ise, Birleşik Devletler Ticaret Bakanlığı ile “Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü-WIPO (World İntellectual Property Organization)” çalışmalara başlamıştır. 24 Eylül 1999 tarihinde yapılan düzenleme ile “İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu (ICANN)”, “Alan İsmi Anlaşmazlıklarının Çözümü için Yeknesak Politikalar (UDRP)” adını taşıyan tahkim kuralları öngörülmüştür. Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatının 1. Danışma sürecinde de eleştirildiği üzere, UDRP kuralları uyarınca (md.4) sadece marka uyuşmazlıkları için yapılan başvurular değerlendirilmektedir. WİPO sürecindeki bu sınırlılık nedeniyle Türkiye’den 2005 yılında 3, 2007 yılında 13, 2010 yılında ise 61 adet ihtilaf çözümlenmiştir.
Türk Hukuk Sisteminde alan adları ile ilgili altyapı, 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu, 2813 Sayılı Telsiz Kanunu, 406 Sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu, 5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu, 5369 ve 5397 sayılı kanun değişiklikleri ile düzenlenmiştir. Alan adı yönetimi, 1991 yılından bu yana Türkiye’yi ilk olarak internete bağlayan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bünyesinde, ICANN ve IANA rehberliğinde gerçekleştirilirken bu görev Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu [6] ‘na devredilmiştir.
Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu, elektronik haberleşme hizmetlerinin sunulması ve elektronik haberleşme şebekesi sağlanmasını teminen, şirketlerin kurum nezdinde kayıtlanmasını sağlamaktadır. Kurum, şirketlere elektronik haberleşme hizmetlerine özel, belirli hak ve yükümlülükler verilmesini, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu kapsamında işletmecilerin aldıkları lisans sözleşmelerinin şartlarına uyup uymadıkları, kişisel telekomünikasyon tesislerinin kullandıkları teçhizatların standartlara uygunluğunu ve telekomünikasyon sektörünün ilgili mevzuata uyup uymadığını denetlenmekte, spektrum izleme ve denetimi yapmaktadır. Bu kapsamda, düzenlemelere uymayan işletmecilere müeyyide uygulayabilmekte, işletmeciler arasında uzlaştırma prosedürünü işletmekte, uzlaşma sağlanamadığı takdirde ilgili taraflar arasında aksi kararlaştırılıncaya kadar geçerli olmak üzere gerekli tedbirleri alabilmektedir. Web alan adları ile ilgili uyuşmazlıkların çözümünde ise İnternet Alan Adları Yönetmeliği’nin 23’üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca başta ICANN ve IANA olmak üzere dünya uygulamalarına paralel düzenlemeler ışığında, ülkemizde internet alan adları ile ilgili ihtilafların alternatif olarak çözülmesi amacıyla Uyuşmazlık Çözüm Mekanizması işletilmesi öngörülmektedir.
İnternet üzerinde fikri mülkiyet haklarının korunması yanında özellikle internet üzerinden işlenen suçlarla mücadele kapsamında faaliyet göstermek üzere 23.07.2005 tarihli 2559, 2803 ve 2937 sayılı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin 5397 sayılı kanun ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kurulmuştur. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ile düzenlenen görevleri yerine getirmektedir. Başkanlığın bu görevleri, Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Tespiti, Dinlenmesi, Sinyal Bilgilerinin Değerlendirilmesi ve Kayda Alınmasına Dair Usul ve Esaslar ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Yönetmeliğin” 17. maddesinde belirtilmiş, yönetmelikte diğer kanunlarda [7] ve yönetmeliklerde [8] sayılan görevleri yerine getireceği düzenlenmiştir.
İNTERNET SİTESİNDEN HUKUKA AYKIRI İÇERİĞİN ÇIKARTILMASI VE WEB SİTESİNE ERİŞİMİN ENGELLENMESİ
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı Nezdinde Erişimin Engellenmesi
5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da belirtilen katalog suçlar kapsamında Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından web sitelerine erişimin engellenmesi kararı verilebilmesi düzenlenmiştir. 5651 Sayılı Kanunun 8. maddesinde sayılan suçların oluşması durumunda ilgili içerik veya yer sağlayıcının yurtdışında olması durumunda başkanlıkça re’sen erişimin engellenmesi yapılabilmekte; müstehcenlik ve çocukların cinsel istismarı suçlarının oluşması ve içerik veya yer sağlayıcının yurt içinde bulunması durumunda yine Başkanlıkça re’sen erişimin engellenmesi yapılıp mahkeme onayına sunulmaktadır. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının, erişimin engellenmesi yönünden mahkemece karar verilmesi halinde veya Cumhuriyet Savcısının idari nitelikteki erişimin engellenmesi kararının uygulanmasında gereği yapılmak üzere yükümlü olduğu düzenlenmiştir.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı İnternet Bilgi İhbar Merkezi
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı nezdinde İnternet Bilgi İhbar Merkezi kurulmuştur. Web sitelerinde 5651 Sayılı kanunun 8. Maddesinde sayılan suçların oluşması durumunda, www.ihbarweb.org.tr web adresine veya 0312 582 82 82 telefona veya 1199 SMS servisine bildirimde bulunulması halinde başkanlığın harekete geçirilmesi ve erişimin engellenmesi kararı verilmesi sağlanabilmesi düzenlenmiştir.
İçerik Sağlayıcısından veya Yer Sağlayıcısından İçeriğin Yayından Çıkarılmasını İstenmesi
5651 sayılı kanunun 9. maddesinde, internet ortamında yapılan yayındaki içerik dolayısıyla hakları ihlale uğrayanlar için, öncelikle, içerik sağlayıcısına [9] (content provider), buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına [10] (hosting provider) başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebilme hakkı öngörmüştür. Uyar kaldır olarak ifade edilecek bu sistem için herhangi bir resmi ihbar şekli öngörülmemiştir. Hakları ihale uğrayan kişiler, içerik sağlayıcılara ilişkin bilgileri, www.internet.tib.gov.tr adresinden veya www.whois.com gibi web adreslerinden öğrenebilecek, e-mail, mektup, iadeli taahhütlü posta, acele posta servisi, noterden ihtar çekme yollarından biriyle, kendisine ilişkin içeriğin yayından kaldırılmasını isteyebileceklerdir. İçeriğin çıkarılmasını talep edenler hazırladığı cevap metninin söz konusu internet sitesinde yayınlanmasını da isteyebilirler. İçerik veya yer sağlayıcısı tarafından, talebin kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içerisinde, talebin yerine getirilmemesi halinde, talep reddedilmiş sayılacaktır. Bu durumda hakları ihlale uğrayan kişinin yargı yoluna başvurması gerekmektedir.
Adli Yargı Cumhuriyet Savcılıkları ve Sulh Ceza Mahkemeleri Tarafından İnternet Web Sitesine Erişiminin Engellenmesi ve İçeriğin Yayından Çıkarılması
Hakları internet web sitesi üzerinden ihlal edilen kişinin, içerik sağlayıcısı veya yer sağlayıcısından ihlale ilişkin içeriği kaldırılması yönündeki talebinin, 2 gün içerisinde kabul edilmemesi halinde, on beş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza mahkemesine başvurarak, web sitesinden içeriğin yayından çıkarılmasına karar verilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Hakları ihlal edilen aynı zamanda, yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanması da isteyebilir.
Sulh ceza hâkimi, değişik iş dosyası üzerinden bu talebi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Mahkeme karar verdikten sonra karar içerik veya yer sağlayıcıya tebliğ edilir. Sulh ceza mahkemesinin bu kararı itirazı kabildir.
Bu düzenlemeye göre hâkimin bu kararının tebliğinden itibaren iki gün içinde söz konusu içerik kaldırılır ve davacının hazırladığı cevap metni internet sayfasında yayınlanır. Sulh ceza hâkiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak veya süresinde yerine getirilmemesi halinde, içerik veya yer sağlayıcısının cezai sorumluluğu [11] doğmaktadır.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Ek Madde 4 Uyarınca Adli Yargı Cumhuriyet Savcılıkları ve Sulh Ceza Mahkemeleri Tarafından İnternet Web Sitesine Erişimin Engellenmesi ve İçeriğin Yayından Çıkarılması
Halk arasında korsanla mücadele kanunu olarak bilinen 03.03.2004 Tarihli 5101 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 25. maddesi ile 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun ek 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları “Dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlali halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlale konu eserler içerikten çıkarılır. Bunun için hakları haleldar olan gerçek veya tüzel kişi öncelikle bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak üç gün içinde ihlalin durdurulmasını ister. İhlalin devamı halinde bu defa, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcıdan ihlale devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması istenir. İhlalin durdurulması halinde bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanır…” şekilde değiştirilmiştir.
Buna göre fikri mülkiyet hakkına konu bir hakkı, internet web sitesi üzerinden ihlal edilen kişi, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Ek Madde 4 uyarınca öncelikle içerik sağlayıcısına veya buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak, kendisine ilişkin içeriğin 3 gün içerisinden yayından çıkarılmasını isteyebilir. İhlalin devam etmesi halinde ise, cumhuriyet savcılığına başvuru ile içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulmasını talep etme hakkı düzenlemiştir. Bu durumda cumhuriyet savcılarının idari nitelikte içeriğin kaldırılması yönünde karar vereceği, ancak düzenleme bu olmasına rağmen uygulamada cumhuriyet savcılarının söz konusu talepleri Sulh Ceza Mahkemesine sevk ettiği ve erişimin engellenmesi yönünde talepte bulundukları görülmektedir. Bu durumda Sulh Ceza Mahkemesi tarafından söz konusu web sitesine erişimin engellenmesi yönünden karar verilmektedir.
Değerlendirme ve Sonuç
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 26.maddesi herkesin düşünce kanaatlerini yayma hakkına sahip olduğunu kayıt altına almış, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar” denilmiştir. Ancak Anayasa bu özgürlüğün sınırını, milli güvenlik, kamu düzeni, suçların önlenmesi ve suçluların cezalandırılması amacıyla sınırlanabileceğini, devamında “başkalarının şöhret ve haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması” sebepleri ile sınırlanabileceğini belirterek 5651 ve 5846 Sayılı yasa uyarınca web sitelerine ilişkin sınırlamayı mümkün kılmaktadır. Düşünce ve kanaati açıklama ve yaymanın yanında günümüzün en önemli bilgi kaynağı ve iletişim aracı olan internetin sınırlandırılması, web sitelerinin kaldırılması veya web sitelerine erişimin engellenmesi toplumun da bilgiye ulaşma hakkının engellenmesi kapsamında değerlendirilmesi gereken bir konudur. Etkin, yaygın ve toplumca benimsenmiş bir fikrî haklar sistemi aracılığı ile küresel ölçekte yüksek rekabet gücüne sahip, ülke ekonomisine katkıda bulunan, yenilikçi ve özgün fikrî ürün ile katma değeri yüksek, sadece tüketen değil, bilgi üreten bir ülke olmak hedefindeki ülkemizin, bu hürriyet ve menfaat ile suç ve suçlulukla mücadele arasındaki dengeyi sağlaması gerektiği şüphesizdir.
Hak sahiplerinin hakları ile toplumun bilgiye ulaşma ve yararlanma hakları arasında denge, ülke sınırlarını aşan bu sınırlamanın, uluslararası yükümlülüklerle de uyumlu olmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Bu açıdan, internet ortamıyla ilgili sorumlulukları da kapsayacak şekilde ve bunun etki değerlendirilmesinin yapıldığı, hukuka aykırı içerik sunan içerik sağlayıcısının savunma hakları dahi gözetilerek, internet erişiminin kısıtlanmasının objektif ölçülerinin sağlandığı ve diğer yargılama ilkelerine bağlı bir mücadelenin gerektiği mutlaktır. Fikrî ve sınaî mülkiyet haklarının korunması, toplumda başkalarının fikir ürünlerinden izinsiz yararlanmanın, sadece “yasak” olduğu için değil, aynı zamanda “etik ve emeğe saygılı olmadığı” için hoş görülmediği inancının yerleştiği, toplum gerçekleriyle uyumlu ve toplumca benimsenmiş bir fikri haklar kültürüyle mümkün olacaktır.
Kaynaklar:
[1] WIPO, Primer on Electronic Commerce and İntellectual Property İssues, The İmpact of Electronic Commerce on İntellectual Property, Copyright and Related Rights, s.30, WIPO, Geneva, 2000
[2] İnternet servis sağlayıcısı şirketlere ve kişilere internet bağlantısı sağlayan kurumlardır. Kısaca ISS ya da İngilizce‘de ISP (Internet service provider) olarak bilinir.
[3] Türkiye’de bu hizmet ODTÜ tarafından yerine getirilmektedir.
[4] Türkiye’de en fazla 5 yıl için sağlanmaktadır.
[5] Yeni sistemde alan adları, ilk gelen ilk alır ve belgelendirilme şartlı olarak iki ayrı tahsis sistemine tabi olacaktır. Buna göre “.av, .bel, .dr, .edu, .gov, .pol, .k12, .tsk” uzantılar belirtilen taraflara Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu’nun belirleyeceği belgeler karşılığında tahsis edilecek, diğer uzantılar ilk gelen alır prensibi ile verilecektir.
[6] Telekomünikasyon sektörünü düzenleme ve denetleme fonksiyonunun bağımsız bir idari otorite tarafından yürütülmesi amacıyla 2813 sayılı Telsiz Kanunu’nda değişiklik yapan 27.1.2000 tarihli ve 4502 sayılı Kanunla kurulan Telekomünikasyon Kurumu, 10.11.2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile yeni bir düzenlemeye tabi olmuş ve adı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu olarak değiştirilmiştir. 2813 sayılı Telsiz Kanunu yeni bir düzenleme ile Kanunun adı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Kuruluşuna İlişkin Kanunu olarak değiştirilmiştir.
[7] 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 135.- 138. maddelerinde yer alan görevleri, 5397 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunda Sayılan görevleri, 7258 Sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlemesi Hakkında Kanunun 5. 6. maddesinde yer alan Erişimin Engellenmesi Kararının Uygulanması Görevini, 633 Sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 6. Maddesinde belirlenen Erişimin Engellenmesi Kararının Uygulanmasını, 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun 11. ve 23. maddelerinde yer alan görevleri ile 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda tanımlanan ve yönetmeliklerde belirtilen görevleri yerine getirmektedir.
[8] Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Tespiti, Dinlenmesi, Sinyal Bilgilerinin Değerlendirilmesi ve Kayda Alınmasına Dair Usul ve Esaslar ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Yönetmelik, 14/2/2007 tarihli ve 26434 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik, 24/10/2007 tarihli ve 26680 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Telekomünikasyon Kurumu Tarafından Erişim Sağlayıcılara ve Yer Sağlayıcılara Faaliyet Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, 01/11/2007 tarih ve 26687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İnternet Toplu Kullanım Sağlayıcıları Hakkında Yönetmelik, 30/11/2007 tarihli 26716 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, 28/05/2009 tarihli 27241 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği’nin 19. Maddesinin 1. Fıkrasının (u) ve (y) Bendi, 07/03/2010 tarihli 27514 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bilgi Teknolojileri Ve İletişim Kurumu Meslek Personeli Sınav, Görev, Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik, 28/07/2010 tarihli 27655 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliği’nin 10. maddesi, 08/06/2011 tarihli 27958 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Teşkilat Yönetmeliği’nin 18. Maddesinde belirtilen görevleri yerine getirmektedir.
[9] 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun Madde 2-1/f İçerik sağlayıcı: İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder.
[10] 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun Madde 2-1/ m Yer sağlayıcı: Hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri ifade eder.
[11] 5651 Sayılı Kanun Madde 8/(10) Koruma tedbiri olarak verilen erişimin engellenmesi kararının gereğini yerine getirmeyen yer veya erişim sağlayıcılarının sorumluları, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır